İstanbul Türk Ocağının geleneksel Cuma sohbetleri Muzaffer Albayrak’ın 6 Nisan 2018 tarihindeki “Kȗt’ül Amâre” başlıklı konferansı ile devam etti. Albayrak sözlerine Balkan savaşlarından yara alarak çıkan Osmanlı Devleti’nin bu kayıpların telafisi için 1.Dünya Savaşı’na girdiğini söyleyerek başladı. 1. Dünya Savaşı’nın başlarında İngiltere, Osmanlı Devleti’ne karşı açmış olduğu Irak cephesine hali hazırda Irak’ta bulunan binlerce askerini yollamış buna karşılık Enver Paşa orada bulunan iki tümeni tek tümene düşürmeyi ve oradaki yerli halka güvenmeyi tercih etmiştir. Bu süreç Suphi Bey, Süleyman Askeri gibi komutanlar tarafından iyi idare edilse de Kut bölgesi kaybedildi. Muzaffer Albayrak bu noktadan sonra Kut şehrinin stratejik önemini bizlere aktardı. Kut şehrii üzerinde bulunan Garaf Kanalı sayesinde hem askerleri beslemek için bereketli topraklara sahipti hem de hakim bir tepe noktasıydı. Nitekim Osmanlı ordusunun 51 ve 52. tümenlerin dahiliyle birlikte güçlenmesinin ardından Nurettin Bey önderliğinde kazanılan Selman-ı Pak zaferi İngiliz ordusunun Kut şehrine kadar çekilip orada savunmaya geçmesine sebep oldu. Sonrasında Enver Paşa’nın görevlendirdiği amcası Halil Paşa, kurulan 6. Ordunun başına geçti ve kuşatmaya Aralık 1915’ten Nisan 1916’ya kadar tam 143 gün boyunca devam etti. Kuşatmanın sonucunda İngiliz komutan Thousand esir alınmamak için 2 milyon İngiliz sterlini teklif etse dahi Enver Paşa ve Halil Paşa burayı teslim etmemiş, Thousand ve beraberindeki 13 bin askeri esir alarak 29 Nisan 1916’da şanlı Kȗt’ül Amâre zaferini kazanmışlardır.