İstanbul Türk Ocağı'nın düzenlediği "Türk Dünyasının Aksakalı Nursultan Nazarbayev Sempozyumu" İstanbul Türk Ocağı Başkanımız Dr. Cezmi Bayram, Kazakistan Büyükelçisi Abzal Saparbekulı ve Uluslararası Türk Akademisi Başkanı Darhan Kıdırali'nin açılış konuşmasıyla başladı.
Farklı disiplinlerden katılan akademisyen ve uzmanların konuk olduğu sempozyumumuzda Türk dünyasının gelişimine önemli bir katkısı olan Nursultan Nazarbayev'in Kazakistan'ın Bağımsızlığı Sürecinde ve İlk Zorlu Döneminde Temel Stratejilerini, 2000-2019 Yılı sürecinde Nazarbayev’in
Temel Politikaları ve Nursultan Nazarbayev'in Az Bilinen Yönleri'ni konuşan hocalarımız hem Kazakistan’ın milli yükselişinde, hem de Türk Dünyasının birlik olma yolunda Nazarbayev'in izlediği politikaların onu Türk Dünyasının Aksakalı olması konusunda haklı bir payesinin olduğunun önemini vurguladılar.
Kapanış konuşmasını yapan Başkanımız Sayın Dr. Cezmi Bayram Nursultan Nazarbayev hakkında şu ifadelerde bulundu:
"Nazarbayev devlet adamından çok Kazakistan Halkının Mürşididir"
"Nazarbayev Kazakistan'ın bir Cumhurbaşkanı ve devlet adamıdır. Ancak bu tarif Nazarbayev'i tarif etmeye yetmiyor. Nazarbayev kendisine verdiği ana görevi, ana hedefi topluma karşı yapılması gereken ana işi bundan daha farklı. O bir taraftan devleti işler hale getirmek, devlet kurumlarını yerleştirmek ve sitemi yerleştirken bir taraftan da daha önemlisi Sovyet idaresinde kalmış ve orada kimliksizleştirilmeye çalışılmış değerleri, bir manada ortadan kaldırılmaya çalışılmış bir toplumu yeniden diriltmek, ihya etmek gibi bir sorumluluğu üzerine almıştır.
Daha doğrusu burada görüyoruz ki Nazarbayev bir devlet adamından çok topluma karşı bir mürşit gibi davranmaya çalışmıştır. Ve bunu yaparken de en fazla istifade ettiği husus tarihtir. Bir hususta Rusya lideri Putin'e verdiği cevapta Kazakistan'ın tarihini tâ Sakalar'a kadar indirmek suretiyle bir defa derinliğini ortaya koymaktadır. Ayrıca Hunlar'ı ve diğer Türk devletlerini de zikretmek suretiyle genişliğini ortaya koydu."
"Nazarbayev, Kazakistan Milli Tarihinin Mirasçısı ve Boy Kültürünü Devam Ettiren Milli Bir Şahsiyettir"
Başkanımız Kazakistan'ın diğer Türk devletlerinden farklı olduğunu söyleyerek sözlerine şöyle devam etti:
"Nazarbayev Kazakistan halkının, büyük bir tarihin mirasçısı, büyük bir milletin mensubu olduğunu onlara gösterdi. Hocalarımızında ifade ettiği gibi Kazakistan diğer Türk topluluklarına nazaran bir başka farklılığı daha var. Boy kültürünü devam ettiren bir devlettir. Ancak Nazarbayev, gösterdi ki bu boyların ayrılığından daha önemlisi büyük bir millet tarihi içinde bunları bütünleştirmektir. İşte bu büyük milli tarih içinde bir Kazakistan'lı milli şahsiyet ortaya koymaya çalıştı. Burada da tarihin sıkıntılı olan dönemlerini ele alırken birleştirici bir üslupla ele aldı."
"Yanlışları şahsileştirdi, umumileştirmedi"
Başkanımız özellikle Nazarbayev'in "Sovyetlerin Stalin dönemindeki zulmünü anlatırken veya büyük kıtlığı anlatırken meseleyi genel bir çerçeveye koyup orada hatayı şahsileştirdiğini" ifade etti;
"Nazarbayev bazen de Kazakistan tarihi bakımından önemli olan belli değerleri, belli şahsiyetleri ihya ederken bazı yanlışları görmezden gelmeyi tercih etti. Bu da çok önemlidir. Bir toplum inşa ederken birleştirici olmak, kaynaştırıcı olmak yanlışları görmemekle mümkündür. Siz sürekli tarihteki yanlışları ortaya koyarsanız, orada toplumu kavga ettirirsiniz, ayrıştırırsınız. Nazarbayev'i burada arkadaşlarımızın, sayın konuşmacıların ifadelerinde gördüğümüz gibi o hiçbir zaman kavgacı bir üslubu tercih etmemiştir. Her konuda barışçı bir üslubu tercih etmiştir. Bunu nereye kadar görüyoruz, nükleer başlıklı silahlardan kendi rızasıyla vazgeçmesiyle. Bir taraftan barışçıl bir lider, bir tarafta toplumu kucaklayan bir lider. Ve tabi bu yol göstericiliğini, bu mürşitliğini muhtelif makalelerle, kitaplarla ayrıca ifade ederek bunun kalıcı olmasını daha sonraki nesillerinde istifade etmesini sağlamış oldu.
Biz istanbul Türk Ocağı olarak bu sempozyuma daha önceden başlamış olmamıza rağmen bu tarihe almamızın sebebi 12 Kasımda İstanbul'da büyük bir Türk Devletler Topluluğu olan kuruluşun zirvesinin olacağını bildiğimizdendir. Biz bu faaliyeti bu zirvenin arkasına koyduk. İşte bu Türk Devletler Topluluğu'nun adını almasını sağlayan zirvenin gelişmesinde Nazarbayev'in bu büyük rolü olmasından dolayıdır. Bu yüzden Nazarbayev'in bir eserinin arkasından onu gündeme getirmek istedik. Hatta ikinci bir faaliyetimiz daha var. O da Aralık'ın 20-21 Türk devletlerinin 30. bağımsızlık yılı toplantısıdır."
Başkanımız Dr. Cezmi BAYRAM, bu faaliyetin başından itibaren emek veren arkadaşlara, sayın katılımcılara, dinleyenlere ve iştirak edenlere teşekkürlerini sunarak oturumu kapattı.