BASIN BÜLTENİ
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Türk Ocağı İstanbul Şubesi ve T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkıları ile düzenlenen “Ekim 1917 Sovyet İhtilali’nin Yüzüncü Yılında Türk Dünyasındaki Bağımsızlık Fikri ve Siyasi Hareketler Uluslararası Sempozyumu” 16-17 Ekim 2017 tarihlerinde Azerbaycan, Litvanya, Gürcistan, Kazakistan, Tataristan, Özbekistan ve Türkiye’den 37 bilim insanının katılımları ile gerçekleşti.
16 Ekim 2017 tarihinde İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası, Mavi Salon’da Türk Ocakları İstanbul Şube Başkanı Sayın Dr. Cezmi Bayram’ın açılış konuşması ve sunumuyla başlayan sempozyumda sırasıyla İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hayati Develi, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak ve Azerbaycan Milli Meclisi’nin 3. Dönem Milletvekili Sayın Ganire Paşayeva tarafından protokol konuşmaları gerçekleştirildi. 17 Ekim 2017 tarihinde oturumlara İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kurul Odası’nda devam edildi.
Akif Karaca hali hazırda sorun olan ve ilerleyen donemde de devam edecek olan bir konuyu degerlendirdi. 2011 de arap baharı olarak adlandırılan savaşlar bugünkü durumu oluşturdu. Bu donemde Suriyeli insnalar akın akın sınırlara geldi. Hükümet ilk olarak 100 bin mülteci beklerken şuan resmi rakamalara göre 3 milyon 450 bin mülteci ülkemizdedir. Gelen insanlar şartlı mülteci olarak adlandırılmaktadır. Mülteci ise avrupadan gelenlerdir.
10 Kasım 2017 Cuma tarihinde Türk Ocakları 105. Yıl Sohbetleri’nin bu haftaki programı İstanbul Türk Ocağı konferans salonunda gerçekleşti. Konferansın konusu Ocağımızın kurucularından Hamdullah Suphi Tanrıöver’in çabalarıyla ilişkilerimizin şekillendiği Gagauzya Türkleriydi.
Konferansta ilk sözü alan araştırmacı Şamil Kucur Moldova’da yer alan Gagauz Türklerinin dili üzerine bir konuşma gerçekleştirdi. Kucur’a göre Sivil Toplum Kuruluşlarını, Türk Ocakları haricinde Gagauz Türkleri ile ilgilenmedi hatta onlardan haberdar dahi değildi. Buna rağmen Gagauz Türkleri Moldova’da kullanılan Moldovanca, Rusça, Romence dillerini değil kendi Gagauz Türkçelerini kullanmışlardır. “Gagauz Türkleri fistan, çember, peşkir, elma, kaynana sözcüklerini İstanbul Türkçesindeki şekliyle kullanıyorlar. 3 kasabadaki müzik okulları ile Gagauz Türkleri Türk müziklerini öğreniyorlar. Buna ek olarak da Anadolu köylerindeki gibi yatak ve yorgan yüklükleri yapıyorlar.” diyen Şamil Kucur Gagauz Türkleri’nin Türkiye ile olan kültürel bağlılığını kanıtlarıyla dinleyicilere aktardı.
Büyük milletler tarihlerinden aldıkları ilhamla geleceğe yürürler. Bu ilhamı yeni nesillere aktarmada abide şahsiyetlerin önemi çok büyüktür. Türk tarihi bu açıdan çok zengindir. Ömrünü millet, vatan, devlet ve mukaddesat için harcamış sayısız devlet adamı, bilim ve kültür insanı, sanatçımız vardır. Türk milleti, özellikle fetret dönemlerinde böyle büyük insanlar, liderler çıkarmış bir milletidir. Bu büyük insanlar içerisinde biri vardır ki 20. Yüzyılda milletimizin tarihine damgasını vurmuş, bizleri karanlık bir tablodan ay-yıldızın ışığının parıldadığı bir geleceğe götürecek mücadelenin liderliğini yapmıştır. Trablusgarp'tan Suriye'ye, Çanakkale'den Sakarya'ya ve Büyük Taarruz’a bir kahramanlık destanı yazmış, Türk milletini muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmak için önderlik etmiş olan bu isim, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür.