İstanbul Türk Ocağı Gençlik Kollarının bu sene her ay periyodik olarak düzenleyeceği gençlik sempozyumlarının ilki “Kalbimizin Kanayan İki Yarası : Doğu Türkistan ve Kerkük” 26 Ekim Cumartesi günü 10.45’de İstanbul Türk Ocağı Başkanı Dr. Cezmi Bayram’ın açılış konuşmasıyla başladı. Türk Ocakları İstanbul Şubesi Başkanı Dr. Cezmi Bayram konuşmasında gençleri bu organizasyondan dolayı tebrik etti. Ancak gençlerden beklentisinin daha fazla olduğunu da ekledi. Açılış konuşmasının ardından birinci oturum başkanı Sadi Karademir konuşmacıları tanıtıp oturumu başlattı. İlk konuşmacı Nurdan Ahamud Kerkük’ün tarihini yakın zamanı da içine alacak şekilde anlattı. İkinci konuşmacı Turan Bayraktar ise yeni Irak Anayasasında Irak Türklerinin durumundan bahsetti. Son konuşmacı Mustafa Çetinkaya Kerkük’te iktisadi ve sosyal hayattan bahsetti. Dr. Nefi Demirci’nin değerlendirme konuşmasıyla birinci oturum sona erdi.
İkinci oturum saat 14:00’da Türk Ocakları İstanbul Şubesi Gençlik Kolu Başkanı Barış Onur Sargın’ın konuşmasıyla başladı. Barış Onur Sargın konuşmasında Doğu Türkistan ve Kerkük Türk dünyasının iki farklı coğrafyada yer alıyor olmasına rağmen Türk Ocaklı gençler olarak yaşanan acılara ortak hassasiyet gösterdiklerini, bu yüzden bu iki kanayan yaranın aynı sempozyum da konu edinildiğini belirtti.
Nevzat Kösoğlu’nun Ardından…
Nuri CİVELEK
Nevzat Ağabey’le, kitapları ve kendisiyle teşrik-i mesaide bulunanların anlattıkları dolayısıyla gıyabında tanışıklığım, Türk Ocakları İstanbul Şubesi’nin yüzüncü yıl münasebetiyle düzenlediği Büyük Türkiye’ye Doğru Sempozyumlarının ilkinde aynı kareye girmek ve rû be rû konuşmak talihiyle başka bir safhaya inkılâb etmişti.
Nevzat Kösoğlu, yetişemediğimiz niceleriyle aynı havayı teneffüs etmekle bahtiyarlar cümlesinden olmamanın tesellilerinin başında gelen birkaç mümtaz şahsiyetten biriydi. Hayattayken İstanbul’a –daha çok Ötüken Neşriyat’ın Beyoğlu Ankara Han’daki yerine– pek az uğramasını kendi neslim adına talihsizlik addeden ancak son demine yetiştiğimiz istikamet sahibi, ölçüleri ve imanı kavî ağabeylerimizdendi. İmanından kastım, sadece Müslüman olmanın rükünlerine inancı değildi. Çünkü kendisinin ifadesiyle; kültür, cemiyet hayatının belli bir iman çerçevesinde gerçekleştirilmesiydi. Bu imanın muhtevasını oluşturan varlık anlayışı, mukaddesler ve ölçülerle, toplumun hayat önceliklerini ve hudutları belirlerdi. Farz- muhal ‘devlet-i ebed müddet’ geniş manada imanın unsurlarından sadece biriydi.
"İstanbul Türk Ocağı Gençlik Kollarının bu sene her ay rutin olarak düzenleceği gençlik sempozyumlarının ilki bu cumartesi İstanbul Türk Ocağı Konferans salonunda gerçekleştirilecek. "Kalbimizn Kanayan İki Yarası Doğu Türkistan ve Kerkük" konulu sempozyum saat 10:45 açılış programı ile başlayıp ardından saat 11:00'da Kerkük Oturumu saat 14:00 Doğu Türkistan Oturumu ile devam edecek. İlgili ve hassasiyet sahibi herkes davetlidir."
İstanbul Türk Ocağı Gençlik Kolu Başkanı Barış Onur Sargın ve Türk dünyası ile İlişkiler Koordinatörü Almıla Maraş’ın, Azerbaycan Islahatçı Gençler İçtimai Birliği’nin daveti üzerine Bakü’de görüşmeleri bugün sona eriyor.
Fahri Hiyaban, Şehitler Hiyabanı ve Türk Şehitliğini ziyaret ile başlayan gezide ilk görüşmeler; Azerbaycan-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu ve Atatürk Merkezi Başkanı Milletvekili Nizami Caferov, Milletvekili Ganire Paşayeva, Milletvekili İkbal Mammedov, Milletvekili Musa Kasımlı, Dışişleri Bakanlığı Basın Danışmanı Elman Abdullayev ve Yeni Azerbaycan Partisi Gençlik Kolları Başkanı Seymur Orucov ile gerçekleştirildi.
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Okur, Türkiye, yangının içinde kalarak söndürülmesine yardımcı olamaz. Dış politikamızın Balkanlar, Kafkasya ve Türkistan coğrafyalarına daha çok eğilerek Ortadoğu'daki kayıplarını telafiye yönelmesi lazım. Türkiye, cepheden üzerine gelen yangın karşısında ayakta kalacak takati, kanatlarda güçlenerek bulabilir.” Dedi.
Mısır'daki askeri darbeye halk direnmeye devam ediyor. Cuma günü yaşanan katliam, insanlık tarihine kara leke olarak geçti. Bu katliama verilen tepki ne yazık ki yeterince güçlü değil. En güçlü tepkiyi Türkiye verdi. Mısır'da bundan sonra ne olacak? Ortadoğu'da yaşananların nedeni ne? Batı'nın Ortadoğu'ya bakışı değişti mi? Tüm bunları Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Okur'a sorduk.
http://haber.stargazete.com/yazar/turk-milliyetciligine-yeni-hedefler/yazi-774416
On yıldan fazla oluyor: Paris’te “şehir turu” yapıyorduk. Aracımızı kullanan Fransız şoför trafikte tartıştığı başka bir aracın simsiyah derili sürücüsüne bağırıp çağırmaya başladı ve herhalde adamı biraz daha aşağılamak için “sen kendi ülkende de böyle mi araba kullanıyorsun?” diye sordu yüksek sesle. Siyah derili adamın cevabı bizimkini bir anda sus pus yaptı; hiç unutmuyorum o anı. Ağız dalaşını sona erdiren cevap şuydu: “Ben Fransızım!”
Cezmi Bayram’ın geçtiğimiz aylarda yayınlanan -ama maalesef değeri ölçüsünce yankı uyandırmayan- “Türk Milliyetçiliği -Tarihî Seyri, Yeni Hedefleri” kitabını okurken bu hikâye aklıma geldi. Çünkü bizdeki “Türk kimliği” anlattığım hikâyedeki Afrika kökenli şoförün (bile) benimsediği Fransız kimliğine muadil bir siyasal-kültürel kimlik olarak konsolide edilemedi. Buna bağlı olarak milletin bütünlüğünü ve toplumsal barışı tehdit eden ciddi problemler meydana çıktı. Bu problemlerin çözümü için de farklı farklı öneriler ortaya atıldı; seksen yıldır bu çözüm önerileri üzerinde tartışıyoruz, kimi zaman da kavga ediyoruz.
İstanbul Türk Ocağı Gençlik Kollarının düzenlediği ve Kalbimizin Kanayan İki Yarası başlığı altında, Doğu Türkistan ve Kerkük konulu konferans İstanbul Türk Ocağı konferans salonunda gerçekleştirildi.
Açılış konuşmasını yapan İstanbul Türk Ocağı Gençlik Kolları Başkanı Barış Onur SARGIN, farklı coğrafyalarda bulunan Türkiye, Doğu Türkistan ve Kerkük arasındaki mesafenin sanılandan daha yakın olduğunu ifade ederek, aramızdaki birlik ve beraberlik vurgusuna bir defa daha dikkatleri çekmişti.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Sayın Mehmet TÜTÜNCÜ ve Doğu Türkistan Maarif Derneği Başkanı Sayın Hidayet OĞUZHAN, dünyanın farklı bölgesinde zulüm ve eziyete maruz kalan kardeşlerimizin, dünyanın görmezden gelerek suskunluğunu koruduğu baskılar altında çektikleri sıkıntıları bizlere aktararak bilinmeyen gerçeklere ışık tutmuştur.
Konuşmaların sonunda Türkmeneli ve Doğu Türkistan’da hayatını kaybeden kardeşlerimizin ruhları ve şuanda işkencelere maruz kalanların refahı için Ahmet Yasin KAYA tarafından toplu bir dua yapılarak konferans tamamlanmıştır.
Özgür ÖZDELİCE