Ocağımızdan burs almak için çevrimiçi ön burs başvurusunu aşağıdaki bağlantıdan yapabilirsiniz. Son başvuru 6 Ekimdir.
https://docs.google.com/forms/d/1zy38X1Ozt9Rvbwf3JxF9oGhkDwWUWCO5cAzNVFuYeus/edit
Ayrıca Ocağımıza gelirken, aşağıdaki bağlantıda yer alan bilgileri doldurmanızı rica ederiz
Cezmi Bayram’ın Bir Masalın Tahlili alt başlığıyla ele aldığı Köy Enstitüleri meselesi iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde belgeler, Meclis zabıtları, dönemin siyasetçi ve bürokratlarının mesele hakkındaki değerlendirmeleri ve neticesinde yazarın Köy Enstitüleriyle ilgili şahsî görüşleri yer almakta olup; ikinci bölümde ise iki edebiyat ve fikir adamının -Kemal Tahir ve Şevket Süreyya Aydemir’in- romanlarının tahlili ve onların bu mevzudaki görüşleri bulunmaktadır. Yazar Köy Enstitüleriyle alakalı görüşlerini ve tenkidini şu cümlelerle aktarır:
Artık, değil köy için insan yetiştirmek, ülke şartlarına göre dahi eğitim yapmak hedef değildir. Yarış dünya ölçüsündedir. Buna rağmen hâlâ, köy çocuğunu köyden alıp köy şartlarında yetiştirerek yine 20 yıl köyde yaşamaya mahkûm eden bir anlayışın methiyesi yapılabilmektedir. Daha önemlisi, devrinin şartları içinde dahi uygulanmasının birçok sıkıntılara sebep olduğu görüldüğü hâlde, büyük ve başarılı bir eğitim hamlesinin iç ve dış çıkar çevreleri tarafından baltalandığı düşüncesi ilmî bir hakikat gibi tekrar edilmektedir.
Başka hiçbir eğitim kurumu, bin yıl var olan medreseler dahil, bu ölçüde ve değişen şartlara rağmen, ısrarla gündemde tutulmamış ve tartışma konusu yapılmamıştır. Çünkü, diğer bütün öğretim müesseseleri ilim, akıl ve ahlâk ölçüleri içinde ele alınmakta; müspet ve menfi tarafları, üstünlükleri ve zaafları ile tahlil edilmektedir. Halbuki, Köy Enstitüleri ise bir aşk, bir sevda meselesi gibi taraftarlarınca mütalaa edilmekte, dolayısıyla burada akıl, ilim gibi ölçüler dikkatten uzak tutulmaktadır. O hâlde, bunun sebebi sadece faydalı bir kurumun ortadan kaldırılmasına duyulan tepki olamaz
Türk Ocakları Genel Merkezi bu yıl da Ankara Valiliği ve ilgili kurumların izniyle ‘'Türkeli Kurban Kampanyası” düzenlemiştir.
- Kurban kesimleri, Afganistan (Mezarı Şerif, Faryab, Şibirgan), Doğu Makedonya (Yörük Türkleri), Irak (Kerkük, Telafer, Erbil Türkmenleri), Kafkasya, Kırım, Kosova ve Suriye (Türkmendağı, Afrin, Çobanbey, İdlib)’de yapılıp ihtiyaç sahibi soydaşlarımıza dağıtılacaktır.
- Kurban kesilecek bölgelerde Türk Ocakları’nın görevlendirdiği yetkililer kesimlere nezaret edecektir.
- Kurban sahiplerinin ad ve soy adları internet sitemizde ve sosyal medya hesaplarımızda yayınlanacaktır. İsminin ilan edilmesini istemeyen bağışçıların banka ödeme belgesinin açıklama bölümünde bunu belirtmeleri gerekmektedir.
- Kurban kesiminin ardından bağışçılara SMS ile “kurbanınız kesildi” bilgisi verilecek, WhatsApp hesabı olanlara kesilen kurbanın videosu gönderilecektir.
- Kurban bedellerini gönderenler Türk Ocakları Genel Muhasibi İrfan KAYA’ya vekâlet vermiş olacaklardır. Vekalet için tarafımıza ulaşmanıza gerek yoktur.
PROF.DR.IBRAHIM MARAŞIN ACIK VE NET CEVABINI HEPIMIZ IMZALIYORUZ....
#ANKARA BAROSUNU KINIYORUM
Ankara Barosu haddini aşmıştır ve suç işlemektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kanuni görevi dinin temel emirlerinin halka iletilmesidir. Zinanın ve eşcinselliğin hukuken suç sayılmaması ayrı bir konudur. Bu bir İrşad faaliyetidir. Kamu görevini yapan bir başkan, halkının tamamına yakını Müslüman olan bir ülkede kutsal kitaplarında yazanı, görevi gereği tabii ki bildirecektir. Bütün ilahi dinlerde ve evrensel ahlaki ilkeler arasında geçen ve halkın örfünde ve vicdanında bu şekilde yer etmiş bir hususu, alanına girmediği halde, diline dolayan Baro, kanunen görevi olan dini bir irşad faaliyetini; "nefretle aşağılama" ve "kitlelere hedef gösterme", "kin ve düşmanlığa tahrik" "kan kokan cüret" şeklindeki ifadelerle tamamen tahrif etmekte ve hatta "sesi çağlar ötesinden gelen" tabiriyle hem Kur'an'a hem de Peygamberimize dil uzatarak suç işlemektedir. Bununla da yetinmemekte İslam dünyasında hiç olmayan "cadı diye kadın yakma" hadisesini İslam'a yamamaya çalışmaktadır. Değer tanımayan ve ironik bir şekilde engizisyon tarzı tahriki esas kendisi yapan Ankara Barosu, utanç verici bir açıklama yapmış ve toplum vicdanını yaralamıştır. Bu açıklama, bir kişiyi hedef almış gözükse de, aslında devletin bir kurumunu ve Türk Millet'inin temel değerlerini hedef almıştır. Nefretle kınıyorum. İbrahim Maraş